Akciğer kanserine karşı BNT116 adını taşıyan mRNA aşısı geliştirildi
İngiltere'deki ilk hastanın yeni nesil mRNA akciğer kanseri aşısını almasıyla, dünya genelinde kanser tedavisinde çığır açacak bir dönemin kapıları aralanıyor.
İngiltere'deki ilk hastanın yeni nesil mRNA akciğer kanseri aşısını almasıyla, dünya genelinde kanser tedavisinde çığır açacak bir dönemin kapıları aralanıyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, akciğer kanseri her yıl yaklaşık 1,8 milyon kişinin ölümüne neden olarak, küresel kanser ölümleri arasında en üst sırada yer alıyor. Özellikle hastalığın ileri evrelerinde hayatta kalma oranları oldukça düşük seyrediyor. Ancak bilim dünyası, bu karanlık tabloyu değiştirebilecek bir gelişme üzerinde çalışıyor. BioNTech tarafından geliştirilen BNT116 isimli mRNA bazlı bir aşının, akciğer kanseri tedavisinde devrim yaratabileceği öngörülüyor. Bu aşı, vücudun bağışıklık sistemini harekete geçirerek kanser hücrelerini hedef alıyor ve onları yok etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, kanserin tekrar nüksetmesini engellemeye yönelik bir koruma kalkanı oluşturuyor.
Aşı Nasıl Çalışıyor?
BNT116, Covid-19 pandemisi sırasında büyük başarı sağlayan mRNA teknolojisine dayanıyor. Bu teknoloji, insan vücuduna belirli genetik talimatlar göndererek bağışıklık sisteminin belirli proteinleri tanımasını ve hedef almasını sağlıyor. Bu durumda aşı, akciğer kanseri hücreleri tarafından üretilen spesifik tümör antijenlerini (belirteçler) tanıtıyor. Bu sayede, bağışıklık sistemi bu antijenleri taşıyan hücreleri tanıyor ve yok ediyor. Kemoterapinin aksine, bu yöntem sağlıklı hücrelere zarar vermeden yalnızca kanserli hücreleri hedef alıyor.
BioNTech, BNT116’nın en yaygın akciğer kanseri türü olan küçük hücreli dışı akciğer kanserini (NSCLC) tedavi etmek için geliştirildiğini belirtti. Bu kanser türü, tüm akciğer kanseri vakalarının yaklaşık %85'ini oluşturuyor ve genellikle tedaviye dirençli olduğu için tedavisi zor kabul ediliyor.
Küresel Klinik Denemeler: Bir Adım Ötesi
BioNTech'in BNT116 aşısı, faz 1 klinik denemelerinde, aralarında Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Macaristan, Polonya, İspanya ve Türkiye’nin de bulunduğu yedi ülkede 34 araştırma merkezi tarafından test ediliyor. Bu denemelere yaklaşık 130 hastanın katılması planlanıyor ve bu hastalar, kanserin erken evresinden ileri evresine kadar geniş bir yelpazede yer alıyor. İngiltere'de altı araştırma merkezinde yürütülen çalışmalarda, 20 kadar İngiliz hastanın bu denemeye katılması bekleniyor.
İngiltere'deki ilk hasta olan 67 yaşındaki Janusz Racz, BNT116 aşısını aldığında, akciğer kanserine karşı bu umut verici tedavi yönteminin ilk testlerinden birine katıldı. Racz, aynı zamanda bir bilim insanı olarak, bu tür yenilikçi araştırmalara katılmanın önemini vurguluyor. Racz'ın tedavi süreci boyunca haftada bir olmak üzere altı hafta boyunca aşı alacak, ardından her üç haftada bir olmak üzere toplam 54 hafta boyunca tedaviye devam edilecek. Bu aşının, kanserin geri dönmesini engelleyip engellemeyeceği denemenin sonunda değerlendirilecek.
Aşının Önemi ve Geleceği
Uzmanlar, bu tür kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin kanser tedavisinde bir devrim niteliği taşıdığını belirtiyor. University College London'dan Prof. Dr. Siow Ming Lee, bu yeni aşının bağışıklık sistemi üzerinde nasıl etkili olduğunu ve kanser tedavisinde nasıl bir potansiyele sahip olduğunu vurguluyor. Lee, mRNA bazlı bu yeni yaklaşımın, kanser tedavisinde yeni bir dönemin başlangıcı olabileceğini belirterek, “Bu teknoloji, kanser tedavisinde bir sonraki büyük aşama” diyor.
Aşının başarılı olması halinde, faz 2 ve faz 3 denemelerine geçilmesi planlanıyor. Bu aşamalarda aşının etkinliği ve güvenliği daha geniş bir hasta grubunda test edilecek. Uzun vadeli hedef ise bu aşının dünya çapında standart bir tedavi yöntemi haline gelmesi ve akciğer kanseri hastalarının hayatta kalma oranlarını büyük ölçüde artırması.
mRNA Teknolojisinin Gelecekteki Potansiyeli
mRNA teknolojisinin kanser tedavisinde kullanımı, yalnızca akciğer kanseriyle sınırlı kalmayabilir. Bilim insanları, bu teknolojinin diğer kanser türlerine karşı da uygulanabilir olduğunu düşünüyor. Özellikle melanoma, meme kanseri ve prostat kanseri gibi diğer kanser türlerinde de mRNA bazlı aşıların geliştirilmesi üzerine çalışmalar sürüyor.
Aynı zamanda, mRNA aşıları kişiselleştirilmiş tıbbın öncüsü olarak kabul ediliyor. Hastaların tümör profillerine özel olarak geliştirilen bu aşılar, gelecekte her hastanın kendi genetik yapısına uygun tedavi almasını sağlayabilir. Bu da kanser tedavisinde bireyselleşmiş ve etkili çözümler sunarak, tedavi başarı oranlarını önemli ölçüde artırabilir.
Bilim dünyası, mRNA teknolojisinin sunduğu bu umut verici olanaklar sayesinde kanserle mücadelede yeni bir döneme girebilir. Her geçen gün gelişen bu alan, kanser hastalarının hayatta kalma oranlarını artırarak, milyonlarca insanın yaşamını kurtarabilecek bir potansiyele sahip.